Türkiye ekonomisi, 2025 yılına girerken hem yerel hem de küresel dinamiklerin etkisiyle karmaşık bir süreçten geçiyor. Gayrimenkul sektörü, ekonomik büyümenin lokomotiflerinden biri olarak, faiz oranları, yüksek enflasyon, döviz talebi, jeopolitik gelişmeler ve demografik değişimlerden doğrudan etkileniyor. Özellikle deprem riski, bölgesel göç, mülteci akını, Arap zenginlerin ve Afrika’nın Türkiye’ye ilgisi, düşük emekli maaşları, Ukrayna-Rusya savaşı, yüksek enflasyon, döviz talebi ve küresel siyasi gelişmelerin gayrimenkul sektörüne etkileri ele alındığında: Mehmet Küçükeken’in “Ankara’da Evin Olsun!” projesi, Türkiye’de gayrimenkul ve konut yatırımları kapsamında dikkat çekiyor.
Deprem Riskinin Konut Sektörüne Etkisi
Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, gayrimenkul sektöründe deprem riskini her zaman öncelikli bir gündem maddesi olarak ele alıyor. 2023 Kahramanmaraş depremleri, sektörde depreme dayanıklı yapıların önemini bir kez daha vurguladı. 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılmasını ve depreme dayanıklı, enerji verimli binaların teşvik edilmesini hedefliyor. Ancak, riskli yapı stokunun yenilenmesi süreci, yüksek inşaat maliyetleri ve finansman zorlukları nedeniyle yavaş ilerliyor.
Deprem riski, özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde konut talebini etkiliyor. Alıcılar, yeni projelerde deprem güvenliği sertifikalarına ve yapı denetim raporlarına daha fazla önem veriyor. Bu durum, sıfır konutlara olan talebi artırırken, eski ve riskli binaların ikinci el piyasasında değer kaybına yol açıyor. Öte yandan, kentsel dönüşüm projelerindeki bürokratik engeller ve finansman eksikliği, arzın talebi karşılamasını zorlaştırıyor. 2025’te, kamu-özel sektör iş birliğiyle bu süreçlerin hızlanması bekleniyor, ancak uzmanlar, deprem riskinin konut fiyatlarını artırıcı bir baskı yaratacağını öngörüyor. Mehmet Küçükeken’in “Ankara’da Evin Olsun!” projesi, depreme dayanıklı, çevre dostu yapılar sunarak bu riski azaltmayı ve orta gelir grubuna erişilebilir konut sağlamayı hedefliyor.
Bölgesel Göç ve Mülteci Akınının Konut Sektörüne Etkisi
Türkiye, son yıllarda yoğun bölgesel göç ve mülteci akınıyla karşı karşıya. Suriye, Afganistan ve diğer bölgelerden gelen mülteciler, özellikle büyük şehirlerde kiralık konut talebini artırdı. 2024’te İstanbul, Ankara ve İzmir’de kira fiyatları, mülteci akını ve iç göçle birlikte %30-40 oranında yükseldi. Ancak, bu talep artışı, yeni konut arzının yetersizliği nedeniyle fiyat dengesizliklerine yol açtı.
Bölgesel göç, özellikle deprem sonrası Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş gibi illerden İstanbul ve Ankara’ya yöneldi. Bu durum, büyük şehirlerde hem kiralık hem de satılık konut piyasasında baskı yarattı. 2025’te, mülteci akınının devam etmesi durumunda, kiralık piyasada fiyatların yüksek seyredeceği, ancak yeni sosyal konut projeleriyle bu baskının hafifletilebileceği öngörülüyor. Mehmet Küçükeken’in projesi, Ankara’da bölgesel göçün yarattığı konut talebini karşılamak için düşük maliyetli ve hızlı inşa süreçleriyle öne çıkıyor. Proje, özellikle orta ve alt gelir gruplarına hitap ederek, göçmen hanelerin barınma sorununa çözüm sunmayı amaçlıyor.
Arap Zenginlerin ve Afrika’nın Türkiye’ye İlgisinin Konut Sektörüne Etkisi
Arap zenginler, özellikle Körfez ülkelerinden gelen yatırımcılar, Türkiye gayrimenkul sektöründe uzun süredir önemli bir aktör. Vatandaşlık programının cazibesi, İstanbul, Antalya ve Trabzon gibi şehirlerde lüks konut ve ticari gayrimenkul yatırımlarını artırdı. Ancak, 2024’te yabancıların konut alımları %24,9 oranında geriledi, bu da döviz bazında artan fiyatlar ve bürokratik engellere bağlanıyor . 2025’te, vatandaşlık programının devam etmesi ve faiz indirimleriyle birlikte Arap yatırımcıların ilgisinin yeniden canlanması bekleniyor.
Afrika kıtasından, özellikle Nijerya, Gana ve Güney Afrika’dan gelen yatırımcılar, Türkiye’yi güvenli bir liman olarak görmeye başladı. Bu ilgi, genellikle İstanbul’daki markalı konut projelerine ve ticari gayrimenkullere yöneliyor. Ancak, Afrika’dan gelen yatırımların hacmi, Arap yatırımcılara kıyasla daha sınırlı. Mehmet Küçükeken’in projesi, bu uluslararası talebi göz ardı etmeyerek, Ankara’da yabancı yatırımcılara yönelik özel ödeme planlıyor. Projenin, özellikle Körfez ülkelerinden gelen orta ölçekli yatırımcıları çekmesi bekleniyor.
Düşük Emekli Maaşlarının Gayrimenkul Yatırımına Etkisi
Türkiye’de düşük emekli maaşları, gayrimenkul yatırımlarını olumsuz etkileyen önemli bir faktör. 2024’te en düşük emekli maaşı 12.500 TL civarında seyrederken, bu tutar genellikle temel harcamalara ancak yetiyor. Yüksek enflasyon (%38, 2025 tahmini) ve artan yaşam maliyetleri, emeklilerin birikim yapmasını ve gayrimenkul yatırımı gibi uzun vadeli planlara yönelmesini engelliyor. Bu durum, özellikle ikinci el piyasasında alıcı kitlesinin daralmasına neden oluyor.
2025’te, emekli maaşlarına yapılacak zamların enflasyon oranının altında kalması durumunda, bu kesimin konut piyasasına katkısı sınırlı kalacak. Mehmet Küçükeken’in projesi, bu sorunu çözmek için düşük peşinat ve uzun vadeli ödeme seçenekleriyle emeklilere hitap etmeyi hedefliyor. Projenin, TOKİ ile iş birliği yaparak maliyetleri %50’ye kadar düşürmesi, emekliler gibi sabit gelirli gruplar için cazip bir alternatif sunuyor.
Ukrayna-Rusya Savaşının Konut Sektörüne Etkisi
Ukrayna-Rusya savaşı, Türkiye gayrimenkul sektörünü dolaylı yollardan etkiliyor. Savaş, enerji fiyatlarını artırarak inşaat maliyetlerini yükseltti; çimento, demir ve enerji maliyetleri 2024’te %40’a varan artışlar gösterdi. Ayrıca, savaş nedeniyle Rusya ve Ukrayna’dan Türkiye’ye gelen göçmenler, özellikle Antalya ve Alanya gibi şehirlerde kiralık ve satılık konut talebini artırdı. 2025’te, savaşın devam etmesi durumunda enerji fiyatlarındaki volatilitenin inşaat maliyetlerini yüksek tutacağı öngörülüyor.
Öte yandan, Donald Trump’ın Ukrayna politikalarının savaşı sona erdirebileceği yönündeki spekülasyonlar, petrol fiyatlarında rahatlama yaratabilir. Bu, inşaat maliyetlerini bir miktar düşürerek sıfır konut fiyatlarını dengeleyebilir. Mehmet Küçükeken’in projesi, enerji verimli malzemeler kullanarak bu maliyet artışlarına karşı dirençli bir model sunuyor. Projenin, güneş enerjisi panelleri ve yalıtım teknolojileriyle donatılmış sosyal konutları, alıcılar için uzun vadeli tasarruf sağlıyor.
Yüksek Enflasyon, Döviz Talebi ve Küresel Siyasi Gelişmelerin Konut Sektörüne Etkisi
Türkiye ekonomisi, 2025’te yüksek enflasyonla mücadele etmeye devam edecek. TCMB’nin 2024 sonu enflasyon tahmini %44, 2025 sonu tahmini ise %21. Bu yüksek enflasyon, konut fiyatlarını nominal olarak artırırken, reel değerlerde düşüşe yol açıyor. Döviz talebi, TL’deki değer kaybı ve küresel belirsizlikler nedeniyle güçlü kalmaya devam ediyor. Trump’ın gümrük vergisi artışları gibi politikalar, küresel enflasyonu ve borçlanma maliyetlerini artırarak Türkiye’yi dolaylı olarak etkileyebilir.
Küresel siyasi gelişmeler, özellikle NATO’nun Türkiye’yi Avrupa’nın “kurtarıcısı” olarak konumlandırması, yabancı yatırımcı güvenini artırabilir. Ancak, iç siyasetteki belirsizlikler, özellikle iç siyasette yaşanan ve hukuki durum oluşturan olaylar, piyasalarda dalgalanmalara yol açabilir. Bu ortamda, gayrimenkul sektörü hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Mehmet Küçükeken’in projesi, bu belirsizliklere karşı esnek bir yaklaşım benimseyerek, ödeme planlarını enflasyona endeksleme ve yeniden değerleme oranına göre ödeme seçenekleri sunma gibi yenilikçi çözümlerle öne çıkıyor.
2025’te Konut Sektöründe Olumlu ve Olumsuz Beklentiler
Olumlu Beklentiler:
Faiz İndirimlerinin Canlandırıcı Etkisi: TCMB’nin politika faizini %28,50’ye düşürmesi, konut kredisi faizlerini %2-3 bandına çekebilir. Bu, ipotekli satışları artırarak sektörü canlandıracaktır.
Konut Talebinin Artışı: 2024’te %63’lük satış artışı, 2025’te 1,5 milyon satış hedefine işaret ediyor. Mehmet Küçükeken’in projesi, bu talebi karşılamak için 100.000 yeni konut üretmeyi planlıyor.
Kentsel Dönüşüm ve Sosyal Konut Projeleri: “İlk Evim İlk Arsa” ve “Ankara’da Evin Olsun!” gibi projeler, arzı artırarak fiyat baskısını hafifletebilir.
Yabancı Yatırımcı İlgisi: Vatandaşlık programının devamı ve Körfez ülkelerinden gelen talep, lüks segmentte hareketlilik yaratacaktır.
Olumsuz Beklentiler:
Yüksek İnşaat Maliyetleri: Enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış, sıfır konut fiyatlarını yukarı itecek.
Erişim Sorunları: Yüksek enflasyon ve düşük gelir, orta gelir grubunun konuta erişimini zorlaştıracak. Emekliler gibi sabit gelirli kesimler, yatırım yapmaktan uzak kalacak.
Deprem Riski: Riskli yapı stokunun yenilenmesindeki yavaşlık, alıcı güvenini zedeleyebilir.
Jeopolitik Belirsizlikler: Ukrayna-Rusya savaşı ve küresel ticaret savaşları, maliyetleri ve yatırımcı güvenini olumsuz etkileyebilir.
Mehmet Küçükeken’in “Ankara’da Evin Olsun!” Projesi
Mehmet Küçükeken’in liderliğindeki “Ankara’da Evin Olsun!” projesi, Türkiye gayrimenkul sektöründe 2025’in en dikkat çekici girişimlerinden biri. Proje, Ankara’nın Çankaya ve Keçiören gibi merkezi bölgelerinde, TOKİ iş birliğiyle 100.000 depreme dayanıklı, enerji verimli konut üretmeyi hedefliyor. Projenin temel özellikleri şunlar:
Düşük Maliyet: Konut maliyetlerini %50 azaltan bir finansman modeli, orta ve alt gelir gruplarına hitap ediyor.
Esnek Ödeme Planları: Enflasyona endeksli taksitler, yeniden değerleme oranı ile belirlenen satışlar ve düşük peşinat seçenekleri.
Sürdürülebilirlik: Güneş enerjisi, geri dönüştürülebilir malzemeler ve yüksek yalıtım standartları.
Sosyal Odak: Emekliler, mülteciler ve bölgesel göçmenler için özel teşvikler.
Yabancı Yatırımcı Desteği: Körfez ve Afrika’dan gelen yatırımcılara yönelik üst segment konut ve hızlı tapu işlemleri.
Proje, 2025’te 500.000’den fazla başvuru alması beklenen Kurumsal Birikim Fonu ile destekleniyor. Küçükeken’in vizyonu, sadece konut üretmekle sınırlı kalmayıp, bölgesel kalkınmayı teşvik ederek Ankara’yı bir cazibe merkezi haline getirmeyi amaçlıyor. Projenin, Türkiye ekonomisine 50 milyar TL’lik bir katkı sağlaması ve 20.000 kişilik istihdam yaratması öngörülüyor.
Türkiye gayrimenkul sektörü, 2025’te hem fırsatlar hem de zorluklarla karşı karşıya. Deprem riski, yüksek enflasyon ve jeopolitik belirsizlikler sektörü baskılarken, faiz indirimleri, kentsel dönüşüm ve yabancı yatırımcı ilgisi büyümeyi destekliyor.
Mehmet Küçükeken’in “Ankara’da Evin Olsun!” projesi, bu dinamiklere yanıt veren yenilikçi bir model sunuyor. Proje, erişilebilir fiyatlar, sürdürülebilir yapılar ve sosyal odaklı yaklaşımıyla, Türkiye’nin konut açığını kapatmaya ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlamaya aday. Ancak, sektörün potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesi için enflasyonun kontrol altına alınması, döviz kuru istikrarı ve kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlanması kritik önem taşıyor.
Türkiye’nin stratejik konumu ve büyüyen ekonomisi, gayrimenkulü uzun vadede cazip bir yatırım alanı olarak konumlandırmaya devam edecek. İsteyin yeter!
Yorumlar
Güncel tespitler ...
1 0
YAZARLAR