Güzel ve adil günler için okuyun…
Yıl 2005! Engelliler için AB uyumlu kanunlar çıktı. Daha yaşanabilir koşulların sağlanması başlatıldı… Söz konusu değişime de 7 sene süre tanındı!
Bu süreçte; özürlüler kanunu ile ulaşılabilirlik, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğe ilişkin sorunların çözümü, özürlü bireylerin her bakımdan gelişmeleri ve toplumsal hayata tam katılımlarının sağlanması için kolların sıvanıp hızlıca harekete geçilmesi beklendi.
Çünkü o dönemin Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun ifadesiyle, “Tüm dünyada özürlülük konusu evrensel normlara oturtulmuş ve devletlere bu alanda önemli sorumluluklar yüklenmiştir.
Türkiye’de nüfusun %12.29’unu oluşturan 8.500.000 özürlü vatandaşımızın hakları, başta Anayasamız olmak üzere çeşitli yasalar ve uluslar arası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır.”
Ancak, 07.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5378 sayılı yasa o günden bugüne bir arpa boyu kadar bile yol almamıştır.
Mesela ulaşılabilirlik konusunda…
Zira, hâlâ bu sebep nedeniyle evinden çıkamayan özürlü ve özürlü yakını var! Otobüsler, hâlâ engellilerin kullanımına uygun değil! Görünürdeki kaldırım rampaları, hâlâ mimari hesaplamalar yapılmayarak oluşturulmuş olan tuzaklar halinde! Özürlülerin kullanımı için yerleştirilmiş ender asansörler, hâlâ 1’e 5 çalışmıyor! Ve daha nice eksik noktalar.
Ya da istihdam konusunda…
Uygun pozisyonlarda canla-başla çalışabilecek, buna karşın hâlâ değerlendirilmeyen ve işsiz evinde dört duvara bakan engelli birçok birey var.
Veya bakım ve sosyal güvenlik konusunda…
Yasayla sunulan hakların yararlanılabilmesi için hâlâ öylesi koşullar var ki; ne rehabilitasyondan, ne de benzeri imkânlardan faydalanamayan çok sayıda özürlü ve yakını var. Oysa bakım ve sosyal güvenlik, elzem derecesinde bir zaruret.
Sosyal ve kültürel konuda…
Devlet bünyesindeki kültürel aktivitelerden tamamen ücretsiz yararlanma hakkına sahip engelliler ve refakatçileri, hâlâ var olan erişilebilirlik engeli nedeniyle bu haklarını rahatça kullanamamakta.
Bu yasa bir ödevdi... Kamu yöneticilerinin yapmakla zorunlu olduğu bir ödev… Not verecek kurul ise engelli ve yakınları.
Anayasanın öngördüğü, kanunların belirttiği, genelgelerin yazıldığı durum karşısında; mevzuatı gerçekleştirmekle yükümlü ödev sahiplerinin bırakın takdiri-teşekkürü, geçer not alabilmeleri bile oldukça zor görünüyor.
Eğer durum bu vahimlikte sonuçlanırsa; karnelerdeki ‘öğretmen kanaati’ kısmına her öğrenci için, “Laf çok icraat yok” görüşü engelli ve yakınları tarafından da tastiklenerek yazılacaktır. Demediler demeyin…
Yorumlar