DOLAR 36,6544 EURO 40,0501 STERLİN 47,5972 GRAM ALTIN 3.566,01 BIST 100 10.828,10 BITCOIN $81.684
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 102

HABERLER

Reklam Alanı 201

Mistisizmin Işığında

Giriş: 06.04.2025 17:33 | Güncelleme:
Paylaş
Mistisizmin Işığında

Evrenin sonsuz derinliklerinde, insanlığın hikayesi Allah’ın kudretiyle yıldızlara nakşedilmiştir.

Gökyüzüne baktığımızda, yalnızca parlak noktalar değil, aynı zamanda Rabbimizin yarattığı ayetler, geçmişin sırları, geleceğin işaretleri ve ruhumuzun aslı görülür. Kur’an-ı Kerim’in “Gökyüzünü biz yükselttik ve onu ayetlerle donattık.” (Zâriyât, 51/7) buyruğu, bu hakikati bize hatırlatır. 

Tarık Yıldızı, Orion, Sirius gibi gök cisimleri ve Atlantis ile Mu gibi kayıp uygarlıkların hikayeleri, Allah’ın ilminin birer tecellisi olarak, insanlığın yazgısına dair ipuçları sunar. 

Semavi dinlerin kitapları olan Kur’an-ı Kerim, Tevrat ve İncil’deki izlerle karşılaştırmalı olarak, mistik bir araştırma yapmak, eski uygarlıkların hikmetinden ve sırlı ayetlerden istifade ederek, insanlığın kiracı olarak yaşadığı evi olan Dünya’nın ve dünyanın merkezi olan Türkiye’nin geleceğini mistik bir bakış açısı ile ele almak bize farklı dünyaların da kapısını aralayacaktır.

Tarık Yıldızı: Gökyüzündeki Gözetici

Kur’an-ı Kerim’de Tarık Suresi’nde şöyle buyrulur: “Göğe ve Tarık’a yemin olsun. Tarık’ın ne olduğunu sen nereden bileceksin? O, karanlığı delen yıldızdır. Hiçbir nefis yoktur ki üzerinde bir bekçi (gözetici) bulunmasın.” (Tarık, 86/1-4). Bu ayetler, Tarık Yıldızı’nı yalnızca bir gök cismi değil, aynı zamanda Allah’ın yaratılış düzeninde bir işaret ve gözetici olarak tanıtır. 

Alimler, Tarık’ı genellikle parlak bir yıldız, özellikle Sirius ile ilişkilendirse de, onun mahiyeti tam olarak Allah’ın ilmine aittir. Hadislerde, gökyüzünün Allah’ın kudretinin bir delili olduğu vurgulanır: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde akıl sahipleri için nice deliller vardır.” (Âl-i İmrân, 3/190)

Tevrat’ta da gökyüzü, Allah’ın ihtişamını yansıtan bir ayet olarak anılır: “Gökler Tanrı’nın yüceliğini duyurur, gök kubbe ellerinin eserini bildirir.” (Mezmurlar, 19/1). 

İncil’de ise yıldızların insanlığın yolunu aydınlattığına dair işaretler bulunur: “Doğuda gördüğümüz yıldız bize yol gösterdi.” (Matta, 2/2). 

Ancak İslam’da, Tarık Yıldızı’nın anlamı, yalnızca bir rehber değil, aynı zamanda Allah’ın her an her şeyi gözettiğinin bir nişanesidir. Gelecekte, bu yıldızın parlaklığı, ümmet için bir uyanış ve tövbe vesilesi olabilir; zira Allah, kullarını uyarmak için göklerdeki ayetlerini kullanır.

Nibiru ve Marduk Gezegeni: İlahi İrade ve İmtihan

Sümer mitolojisinde “Nibiru” ya da “Marduk” olarak anılan gök cismi, her 3600 yılda bir Dünya’ya yaklaştığına inanılan bir efsanedir. İslam’da böyle bir gezegenin varlığına dair açık bir ifade bulunmasa da, Kur’an-ı Kerim’de gökyüzünde bilinmeyen nice ayetlerin olduğu belirtilir: “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, insanlar onlara aldırmadan geçip giderler” (Yûsuf, 12/105). Eğer Nibiru diye bir gerçeklik varsa, bu ancak Allah’ın (c.c.) yaratılış düzeninin bir parçası olabilir; zira “O’nun izni olmadan hiçbir şey hareket edemez” (Fâtır, 35/1).

Bazı rivayetlerde, kıyamet öncesinde gökyüzünde büyük alametlerin görüneceği bildirilir. Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Güneşin batıdan doğması, duman, Dabbetü’l-Arz ve diğer alametler zuhur edinceye kadar kıyamet kopmaz” (Müslim, Fiten, 39). 

Nibiru’nun dönüşü, eğer varsa, bu alametlerden biri olabilir; ancak bu, insanlığın bir imtihanıdır. Depremler, felaketler ve manyetik değişimler gibi olaylar, Kur’an’da “Yeryüzünde ve nefislerinizde size isabet eden hiçbir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın” (Hadîd, 57/22) ayetiyle Allah’ın kaderine bağlanır. 

Türkiye, jeolojik yapısıyla bu imtihanlardan nasibini alabilir; fakat “Sabredenler için müjde vardır” (Bakara, 2/155). Bu musibetler, insanlığın yeniden dirilişi için bir vesile olabilir.

Orion ve Sirius: Gerçekler ve Rehberlik

Orion ve Sirius, gökyüzünde Allah’ın kudretinin birer nişanesidir. Kur’an’da “O ki, yıldızların yerlerini belirledi; böylece insanlar onlarla yollarını bulurlar” (Nahl, 16/16) buyruğu, yıldızların hem maddi hem manevi rehberliğini vurgular. Sirius’un parlaklığı, eski medeniyetlerde ilahi bir işaret sayılmışsa da, İslam’da her şeyin yaratıcısı Allah’tır. Tevrat’ta “Yıldızları sayabilir misin? Onların hepsini adıyla çağırır” (Eyüp, 38/32) denirken, İncil’de de göklerin Tanrı’nın eseri olduğu ifade edilir (Yuhanna, 1/3).

Türkiye, Anadolu’nun kadim topraklarıyla bu kozmik ayetlerin kesişimindedir. Göbeklitepe gibi buluntular, Allah’ın insanlığa bahşettiği ilk bilgeliğin izlerini taşır. Hadislerde, ilmin peşinde koşmanın farz olduğu belirtilir: “İlim talep etmek her müslümana farzdır” (İbn Mâce, Mukaddime, 1/81). Bilim adamları, bir araya gelerek derin araştırmalar yapmalı ve yüzyıllardır dikkat çekmeyen bu gizemli dünyanın kapılarını aralamalıdır.

Ve tüm çıplaklığı ile gerçekler ortaya çıkarılmalıdır.

Gelecekte, Sirius’un manevi enerjisi, insanlığın uyanışına vesile olabilir; Türkiye ise bu uyanışta bir köprü vazifesi görebilir.

Atlantis ve Mu: Kayıp Uygarlıklar ve İbret

Atlantis ve Mu, insanlığın geçmişteki yükseliş ve çöküşünü temsil eder. Kur’an’da, eski kavimlerin helak hikayeleri ibret için anlatılır: “Onlardan önce nice nesilleri helak ettik; şimdi onlardan hiçbirini görüyor musun?” (Meryem, 19/98). Tevrat’ta Nuh Tufanı (Tekvin, 6-9), İncil’de ise günahkâr şehirlerin yok oluşu (Luka, 17/26-30) benzer dersler sunar. Eğer Atlantis ve Mu var idiyse, bunlar da Allah’ın kudretiyle yaratılmış ve yine O’nun iradesiyle yok olmuştur.

Türkiye, bu kayıp mirasın izlerini taşıyabilir. Göbeklitepe, Kur’an’daki “Yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki, kendilerinden öncekilerin akıbetine baksınlar?” (Rûm, 30/9) ayetine bir çağrıdır.

Gelecekte, Anadolu’da saklı sırların açığa çıkması, insanlığa yeni bir ufuk sunabilir.

Dünya, Türkiye ve İnsanlığın Geleceği

Mistisizmin ışığında değil, Kur’an’ın nuruyla baktığımızda, Dünya bir döngünün eşiğindedir. “Göklerin ve yerin egemenliği Allah’a aittir; her şey O’na döner” (Hadîd, 57/5). 

Türkiye, iyiliğin birleştirici gücü olarak, felaketlerden sonra dirilişin ve insanlığın merkezi olabilir. Hz. Muhammed (s.a.v.) “Kostantiniyye elbette fethedilecektir” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/335) hadisiyle bu toprakların değerini ve kutsallığını müjdelemiştir.

Gelecek, zorlu imtihanlar karşısında sabır ve haksızlıkların karşısında iyiliğin birleşimidir. 

Tarık Yıldızı’nın ışığı, insanlığı karanlıktan kurtaracaktır.

Türkiye, doğu ile batıyı birleştiren lider bir ülke olarak yükselebilir. İnsanlık, asırlardır süren derin uykudan uyanmalı, iyiliği egemen kılarak tüm kötülükleri ve korkuları yenmelidir.

“İnsan ölür, ruhu bakidir.” 

İnsanlık, Tarık’ın ışığı ile yolunu bulmalı, Nibiru’nun gölgesinde sabretmeli, Sirius’un rehberliğinde ilme sarılmalı ve Atlantis’in ibretleriyle derin uykusundan uyanmalıdır. 

Uyanın…

Uyku, derin bir ölümdür!

Yorumlar

×

Haber Arama