Bazen hayatı hafife almak gerekiyor üzülmemek adına...
Bazı söylemler olur biz insan topluluğunun hayatında.
Dedikodu denen illet bırakmaz çoğu zaman ya içine çeker ya da bizimle ilgili dedikodu kazanları kaynatılmaya başlar.
Kötü niyetli insanlara en güzel cevap onları duymazlıktan gelmektir. O tarz insanları hafife alarak yaşamamız bizi güçlü kılar.
Bir de bazı olaylar var ki; insanın canını acıtan, kendimizi küçük ve zavallı hissetmemize neden olan. Bakışlarıyla hafife almayı bırakın aşağılayan bir kitle mevcut maalesef…
Sanki yüce Allah bu kesimi yaratırken, onlara: “Siz ne günah işlerseniz işleyin Ben sizi cennetime alacağım” demiş gibi. Böyle davranıp yaşıyorlar hâşâ. Yüce Allah’ın katında bile bu insan topluluğunun yeri yok. Allah katında herkes eşitken biz kim oluyoruz ki karşımızdaki
Bir insanı aşağılayıp hafife alıyoruz.
Hafife alma meselesi sadece sağlıklı bireylerin başına gelmiyor. Bedeni sağlıktan yoksun bireylerin başına da gelebiliyor. Aslında çoğu zaman onların başına gelmekte, sağlığından yoksun bir birey iş görüşmesine gidiyor, işveren karşısındaki bireyi inceliyor.
Bakıyor, bakıyor ve daha söz hakkı tanımadan siz bizim işe uygun değilsiniz diyerek hafife alıyor bu işi yapamaz tarzında. Yapacağı işte etrafı silip süpürmek… En basit örnekti sizlere sunduğum sevgili okurlarım.
Kim bilir daha niceleri vardır bilmediğimiz veya bilerek göz ardı ettiğimiz.
Beden sağlığından yoksun insanlarda çalışmak ister elbet...
Bacağı olmayan bireyin eli iş tutabilir. İşitme duyusunu yitiren bir insan da çalışabilir. Biz önyargılı olabiliyoruz kimi zaman. Şans vermeden bilemeyiz bir bireyin neler yapabileceğini.
Ne cevherler gizlidir sağlığından yoksun bireylerin arasında...
Keşke zaman ayırıp onları dinleyebilsek hafife almadan, alay etmeden, bırak sen yapmazsın demeden. Araştırabilsek içlerine girerek…
Bazen öyle önemsiz boş şeyler için, vaktimizi heba ediyoruz ki; kısıtlı bir insanı ziyaret edebilir, oturup onunla sohbet edebiliriz. Hayallerini, neler yapmak istediğini sorabilir, eğer elimizden bir şey geliyorsa ona destek olabiliriz.
Kısıtlı bireyler kapalı bir kutu gibidir. O kutuyu açıp da içindeki şaheseri görebilmek önemli olan.
Şuna inandıralım kendimizi… Her bireyin yapabileceği işler vardır. Beden sağlığından yoksun insanların yapacağı işler kısıtlı olsa da yapabilecekleri işler var. Örnek verecek olursam, ressamlık, yazarlık, elbise tasarımcısı, vs.
Anlayacağınız herkes gibi, kısıtlı bireylerinde gerçekleştirmek istedikleri hayalleri var, onları hafife alarak ne kısıtlı insanları yıpratalım, ne de kendimizi küçük düşürelim.
Yorumlar