Siyasi işlere çok karışmak istemiyorum ama artık bir şeyler söylemek zorunluluğu duyuyorum. Memleketin durumu malumunuz. Vatandaşın şikayetleri ayyuka çıktı. Fakat kulaklar sağır. Gemisini yürüten kaptanlar, fırtınayı önemsemiyor. Son zamanlarda halkımızın birçok şeyden şikayetçi olduğunu görüyorum. Her ne kadar ekonomik sorunlar bu konuda başı çekse de, adaletsizlik de çok büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. Memleketin her tarafından "hak, hukuk, adalet" sesleri yükseliyor.
Millet bir kurtarıcı arayışına girmiş durumda. Atatürk'ü yâd ediyor, özlemle anıyor ve arıyor. Her gün sokaklarda tanık olduğum söylemler Atatürk üzerine. Onun ne kadar öngörülü olduğu, ileri görüşlü olduğu konuşuluyor. Hatta her defasında "Gençliğe Hitabe"ye vurgu yapılıyor. Orada her şeyi açık açık söylediğine, bugünleri tahmin ettiğine yönelik örneklemeler veriliyor. Tabii bu söylemler yersiz değil. Hepimiz biliriz hitabeyi, nelerden bahsedildiği hatrımızdadır. Yine de bir kez daha anımsamakta fayda var. Biraz kısaltarak özetlersek, şöyle diyor:
"Ey Türk gençliği;
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
Atatürk böyle bir durumun tasvirini yaparak, bu şartlar altında ne yapmamız gerektiğini de açıkça belirtmiştir. Ancak biz, bu önemli mesajı tam anlamıyla kavrayamıyor ya da görmezden geliyoruz. O hâlde bir kez de tersinden anlatmayı deneyelim:
"Ey Türk gençliği; işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, beş yılda bir sandığa gidip oy kullanmaktır. Muhtaç olduğun mühür ve pusula sandık görevlisinde mevcuttur."
"Ey Türk istikbalinin evladı; bugün Türk istiklal ve cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa mecburiyetine düştüğün gündür!"
Yorumlar