Diyarbakır’da yaşayan görme engelli bir arkadaşım (Süleyman Acar) başına gelen bir hadiseyi yazıya dökmüş. Aynı sorunu Ankara’da başka bir engelli arkadaşımın yaşadığına bizzat şahit oldum. Bundan dolayı bu yazıyı yayımlamayı şart bildim. Süleyman Acar kardeşimizin yazısını hafif düzenleyerek orijinalliğini bozmadan paylaşıyorum;
“Bendeniz Süleyman Acar. Görme engelli bir bireyim. Diyarbakır’da bir sahaf dükkanı işletiyorum. 09.03.2025 Pazar sabahı iş yerime gitmek için evden çıktım. Evimin önünden geçen Z1 numaralı “sözde halk otobüsü” iş yerimin olduğu semte gidiyor. Bende bir komşumdan beni bu otobüse bindirmesini rica ettim. Fakat otobüs geliyor, yardımcı olacak kişi beni bindireceği sırada, şoför benim engelli olduğumu fark edip basıyor gaza! Bu durum hemen hemen her gün böyle.
Minibüs durağına yollar çok bozuk olduğu için gidemiyorum. Elimden bir şey gelmediği için; ‘sanki kitaplarım raflar dolusu satıyor, sanki cebimde ve evimde para saklayacak yer kalmamış gibi, mecburen taksiye binmek zorunda bırakılıyorum! Sözde halk, gerçekte halt otobüslerinin insanlık fakiri şoförleri tarafından.
Bugün de tam 4 tane halt otobüsü beni almayınca yine taksiye bindim. Şoför nereye gideceğimizi sordu.
- Sanat sokağı, dedim.
- Ne yapacaksın sanat sokağında?
Aslında sinirli olduğum için sana ne kardeşim sen benim babam mısın? Diyebilirdim ama…
- Çalışıyorum orada, kitapçıyım.
Demeyi tercih ettim. Bu defa da;
- E hani gözün kördüür? Sen bu halınla nasıl çalışacahsan? Kendin evde otursan, ne işin vardır bu halınla sanat sokağında? Demez mi?
E tepem attı haliyle. Senin gözün görüyor da ne işe yarıyor? Dedim. Sonra gönlümü almaya çalıştı tabi.
- Abe heyran, sen bana kırıldın?
Bir süre sonra yol bitti, taksici beni indirdi. 90 lira tutan yola 100 lira vermeye çalıştım, almadı.
- Paranı cebine koy, benden olsun. Gibi sözler söylediyse de; sen de emekçisin olmaz dedim ve parasını verdim. İndiğim yerde gençlerden yardım istedim. Beni sanat sokağına götürür müsünüz dedim. Gençler bana hayretle;
- Abe sanat sokağı nerdeee, sen nerdesen? Yohsam oruç kafana vurdi?
Kendilerinden yaşça büyük biriyle bu şekilde konuşmamaları konusunda çocukları uyardım. Özür dilediler ve benim D*******u Eczanesinin önünde olduğumu söylediler. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü, çünkü burası benim taksiye bindiğim noktaydı. Meğer zalim herif beni gezdirip gezdirip yine aynı yere getirip bırakmış! Bunu yaparken kimbilir ne kadar eğlenmiştir?
Ne bir beddua ettim ne de bir sitem. Sadece “Rabbim, ben görmüyorum ama sen görüyorsun” dedim ve sustum. Hani kafası kel olanlarla ‘kabaaaak kabaaak’ diye alay ederler ya… unutma ey gafil, kabağın da bir sahibi var!”
Yorumlar
Çok teşekkür ediyorum ey can yüreğimin sesini duyup duyurduğunuz için
2 0