DOLAR 36,6544 EURO 40,0501 STERLİN 47,5972 GRAM ALTIN 3.566,01 BIST 100 10.828,10 BITCOIN $81.684
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 102

HABERLER

Reklam Alanı 201

BİLİNÇALTI DEPREMİ

Giriş: 02.03.2025 19:54 | Güncelleme:
Paylaş
BİLİNÇALTI DEPREMİ

Depremle yatıp depremle kalkıyoruz bu sıralar.

Türkiye sallanıyor. Tıpkı 1999’da sallandığı gibi.

1999 depremini yaşayan biri olarak nerede deprem olursa olsun -bilinçaltıma ittirdiğim anıların üzerindeki tozları etrafa saça saça- o korku dolu anları yaşatıyor bana. TV haberini izlediğimde sarsıntıyı hissetmesem de o an deprem bölgesindeymişim gibi…

En son Elazığ depreminde aynı hisleri yaşadım. Enkaz altından çıkarılan küçük çocuklar ve anneleri… Yukarıda yakınlarının sağ mı ölü mü olduğunu bilmeden ecel terleri dökerek bekleyenler…

Sevdikleriyle beraber yakınları da mezara giriyor. Bir farkla, onlar diri diri mezara giriyorlar.

Çünkü nerede sarsıntı olsa kaybettiğimiz sevdiklerimiz gelir aklımıza. 

Bilinçaltımıza süpürdüklerimiz acımasızca bir gün karşımıza çıkıyor ve tekrar alt üst oluveriyoruz.

 Aslında bilinçaltımızdaki deprem türlü türlüdür.

 Mesela eşimiz tarafından şiddete maruz kalıyoruz.

“Zaman her şeyin ilacı.” deriz ya hep. Çeyiz sandığı misali unutmak istediklerimizden biridir şiddet. Onu alıp sandığa kilitleriz. Taa ki aynı kaderi yaşayan birini görene kadar.

Sandıktan çıkarılmayı bekleyen çeyizlikleri çıkardığımız gibi, kendi elimizle sandığa kilitlediklerimizi alıp çıkarırız. İşte ben bunu bilinçaltı depremi olarak adlandırıyorum.

Çünkü unutmak istediğimiz her ne varsa bilinçaltına depoluyoruz.

Zamanla unuttuğumuzu sandığımız kalp tellerimizi titreterek, burun direklerimizi sızlatarak bilinçaltımız en acı haliyle hatırlatıyor. Bu da psikolojimize yansıyor ister istemez.

Evimizde bile huzursuzluk yaratabiliyor bu durum. 

“Ne yapabiliriz?” diye soracak olanlara da naçizane bir tavsiyem var. Hayat size ne kötülük yaparsa yapsın siz hayata karşı daima gülümseyin. Travmanız ne kadar ağır olursa olsun gülümsemeniz bir o kadar büyük olsun. Kâğıt bir taşı nasıl sarıyorsa gülümseyişiniz de sarsın hayatı.

Hayatımızda yaşadıklarımız bir takvim yaprağı kadardır belki kim bilir.

Eğer hala takvim yapraklarını kopartabiliyorsak hayat denen evrende yaşadığımız kötü anıları bilinçaltımıza atmaya devam edeceğiz… Bir gün bilinçaltı depremine yakalanacağımızı bilerek hayatımızı sürdürmeli ve bilinçaltı depremiyle yaşamayı öğrenmeliyiz.

Yorumlar

NAZLI SERDAROĞLU

Duygularınız samimi ve içten. Hayatta ne yaşarsak yaşayalım her zaman gülümsemeliyiz.
0

×

Haber Arama