Demokrasi, insanlık tarihinin en çok tartışılan ve evrensel bir ideal olarak kabul edilen yönetim biçimlerinden biridir.
Türkiye gibi hem tarihsel hem de kültürel olarak zengin, aynı zamanda modernleşme ve demokratikleşme süreçlerinde kendine özgü dinamikleri olan bir ülkede demokrasi, yalnızca bir yönetim sistemi değil, aynı zamanda toplumun tüm katmanlarını ilgilendiren bir yaşam biçimidir.
Demokrasiyi Türkiye özelinde siyaset, devlet, millet, toplum, birey, egemenlik, bağımsızlık, özgürlük, evrensel normlar, din, anayasa, kanun, adalet, eşitlik, kültür, sanat, düşünce, politika, kamu, emekçiler, ülke güvenliği, sosyal yaşam, hukuk, tarih, inanç, maneviyat ve milli şuur gibi geniş bir yelpazede ele almak; astsubayların özlük haklarındaki iyileştirmelerin yıllardır ötelenmesi, tazminatların verilmemesi ve emekli astsubay maaşlarının düşük seviyelerde kalması, büyük bir camiayı yok sayan somut bir sorunun demokrasi perspektifinden incelendiğinde ne denli büyük çelişkiler barındırdığını ifade etmeye yeter sanırım.
Ünlü düşünürlerin demokrasi hakkındaki sözlerinden ilham alarak, astsubay camiasının sesini duyuracak şekilde tarafsız ve objektif bir analiz sunmak; devasa mağduriyetin astsubay camiası üzerindeki etkileri, ümit ile ümitsizlik arasında yıllardır gidip gelen beklentiler, yetkililerce verilen sözlerin havada kalması ile yasalaşıp taçlandırılamayan çalışmaların hala masada olması sebebiyle başta ‘’demokrasi’’ kelimesine ve de ünlü düşünürlere saygısızlık olur.
Demokrasi Nedir?
Demokrasi, etimolojik olarak Yunanca “demos” (halk) ve “kratos” (iktidar) kelimelerinden türemiş, “halkın egemenliği” anlamına gelir.
Antik Yunan’dan modern dünyaya uzanan bu kavram, zamanla evrilerek birey hakları, eşitlik, adalet ve özgürlük gibi unsurlarla zenginleşmiştir. Ünlü düşünür John Stuart Mill, “Demokrasi, bireyin özgürlüğünü koruduğu ölçüde anlamlıdır.” derken, Alexis de Tocqueville, “Demokrasinin gücü, çoğunluğun tiranlığına dönüşmediği sürece halkın iradesindedir.” diyerek bu sistemin hem potansiyelini hem de risklerini vurgulamıştır.
Türkiye’de demokrasi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişle birlikte modern bir ulus-devlet inşa sürecinin temel taşlarından biri olmuştur. Anayasa, kanun, adalet ve egemenlik gibi unsurlar, devletin meşruiyetini halktan aldığı bir sistemin yapı taşlarıdır. Ancak, Türk demokrasisi, tarihsel süreçte tek parti dönemi, askeri müdahaleler ve toplumsal kutuplaşmalar gibi zorluklarla sınanmıştır. Bu bağlamda, demokrasi yalnızca seçimlerle sınırlı bir kavram olmaktan öte, bireyin özgürlüğünü, toplumun eşitliğini, kültür ve sanatın gelişimini, inanç ve maneviyatın korunmasını ve milli şuurun güçlenmesini kapsayan bir ideal olarak ele alınmalıdır.
Demokraside Olması Gerekenler
Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için belirli unsurların varlığı şarttır:
1. Hukukun Üstünlüğü ve Adalet: Montesquieu’nün “Adaletin olmadığı yerde demokrasi yalnızca bir kelimedir.” sözü, hukukun bağımsızlığı ve eşitlik ilkesinin önemini vurgular.
2. Bireysel Özgürlükler: John Locke’un “Özgürlük, bireyin doğal hakkıdır ve demokrasi bu hakkı korumakla yükümlüdür.” ifadesi, bireyin düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünün temel olduğunu gösterir.
3. Eşitlik ve Katılım: Rousseau’nun “Egemenlik halkındır ve bu egemenlik paylaşılamaz.” görüşü, her bireyin siyasal sürece eşit katılım hakkını savunur.
4. Sosyal Adalet ve Emekçilerin Hakları: Karl Marx’ın “Toplumun refahı, emekçilerin refahına bağlıdır.” sözü, demokrasinin yalnızca siyasi değil, ekonomik eşitlik boyutunu da içermesi gerektiğini hatırlatır.
5. Milli Şuur ve Bağımsızlık: Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ifadesi, demokrasinin ulusal kimlik ve bağımsızlıkla iç içe geçtiği bir anlayışı yansıtır.
Türkiye’de demokrasi, bu unsurların birçoğunu anayasal düzeyde tanımış, ancak uygulamada eksikliklerle karşılaşmıştır. Başta astsubay camiası olmak üzere özellikle kamu çalışanları ve emekçiler gibi toplumun belirli kesimlerinin hak arayışları, demokratik sistemin işlerliğini test eden önemli bir ölçüt olmuştur.
Astsubay Özlük Hakları Sorunu: Demokrasinin Sınavı
Astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin belkemiğini oluşturan, ülke güvenliği ve sosyal yaşamın sürekliliği için kritik bir rol oynayan bir meslek grubudur. Ancak, özlük haklarındaki iyileştirmelerin yıllardır ötelenmesi, tazminatların verilmemesi ve astsubay emekli maaş bağlama oranının düşük seviyelerde kalması, astsubay camiasında ciddi bir mağduriyet yaratmıştır. Bu durum, demokrasinin temel ilkeleri olan adalet, eşitlik ve sosyal refah açısından nasıl bir tablo sunmaktadır?
1. Adalet ve Eşitlik Açısından: Astsubayların özlük haklarında iyileştirme talepleri, yıllardır “bütçe kısıtlamaları” veya “öncelik sıralaması” gibi gerekçelerle ertelenmektedir. Oysa Abraham Lincoln’ün “Demokrasi, halkın, halk tarafından, halk için yönetimidir.” sözü, devletin tüm kesimlere eşit mesafede durması gerektiğini hatırlatır.
Astsubaylara yönelik bu gecikmeler, meslek grupları arasında bir ayrımcılık algısı yaratmakta ve eşitlik ilkesini zedelemektedir.
2. Sosyal Refah ve Emekçilerin Hakları: Emekli astsubayların maaş bağlama oranlarının düşük kalması, ekonomik adaletsizliğin bir göstergesidir. Thomas Jefferson’ın “Bir ulusun büyüklüğü, en zayıf bireylerine nasıl davrandığıyla ölçülür.” ifadesi, demokrasinin yalnızca güçlüleri değil, tüm bireyleri kucaklaması gerektiğini vurgular.
Astsubayların emeklilikte yaşadıkları mağduriyet, devletin sosyal adalet ilkesine yeterince riayet etmediğini düşündürmektedir.
3. Katılım ve Temsil: Astsubay camiasının taleplerinin siyasal süreçte yeterince yankı bulmaması, demokratik katılımın eksikliğini ortaya koyar. Hannah Arendt’in “Demokrasi, bireylerin seslerini duyurma hakkıdır.” sözü, bu bağlamda astsubayların hak arayışlarının daha etkili bir şekilde temsil edilmesi gerektiğini işaret eder.
Astsubaylar İçin Demokrasi Ne Anlama Geliyor?
Astsubaylar, Türkiye’nin güvenliği ve bağımsızlığı için fedakarca çalışan bir topluluktur. Ancak, özlük haklarındaki iyileştirmelerin sürekli ertelenmesi, bu camiada “Yetkililerin kendilerine karşı duyarlı olmadığı” algısını güçlendirmiştir. Demokrasi, astsubaylar için yalnızca oy kullanma hakkı değil, aynı zamanda emeklerinin karşılığını alma, eşit muamele görme ve seslerini duyurma hakkıdır. Ünlü düşünür Perikles’in “Demokrasimiz, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir sistemdir.” sözü, astsubayların da bu eşitlikten pay alması gerektiğini açıkça ortaya koyar.
Çözüm Önerileri ve Demokrasinin Geleceği
Astsubay özlük hakları sorununun çözümü, Türkiye demokrasisinin olgunlaşması için bir fırsattır:
• Yasal Düzenlemeler: Tazminat ve maaş bağlama oranlarının iyileştirilmesi için acilen somut adımlar atılmalı, bu süreç şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
• Diyalog ve Katılım: Astsubay camiasının temsilcileri, karar alma süreçlerine daha etkin şekilde dahil edilmelidir.
• Evrensel Normlara Uyum: Uluslararası insan hakları standartları, çalışanların ve emeklilerin haklarının korunmasında rehber alınmalıdır.
Demokrasi, Türkiye’de siyasetten kültüre, bireyden topluma uzanan geniş bir kavramdır. Astsubayların özlük hakları sorunu, bu kavramın uygulanabilirliğini test eden bir aynadır. Ünlü düşünürlerin sözlerinden ilhamla, demokrasinin adalet, eşitlik ve özgürlükle anlam kazandığı unutulmamalıdır.
Astsubay camiasının yıllardır süren özlük haklarına yönelik mağduriyeti, yalnızca bir meslek grubunun meselesi değil, Türk demokrasisinin tüm vatandaşlarına karşı sorumluluğunun bir göstergesidir. Bu sorunu çözmek, Türkiye’nin daha adil, daha eşit ve daha demokratik bir geleceğe adım atmasının yolunu açacaktır.
Yorumlar
Mehmet bey doktrin ile meslektaşlarımızın sorunlarını aynı havuzda mükemmel bir şekilde harmanlayarak anlatmışsınız. Teşekkür ederim
4 0
Mehmet bey doktrin ile meslektaşlarımızın sorunlarını aynı havuzda mükemmel bir şekilde harmanlayarak anlatmışsınız. Teşekkür ederim
2 0